Bugün eve "söyleyemediklerimi" götürdüm yüküm kapıdan bile geçemedi. Ne bunlar diye komşularım sordu "ondan bir hediye" dedim. Her gün bohça yapıp taşıyordum. Gidip geliyordu artık her yere benle. Kimi kitap, kimi fikir, kimi linguistik bir delil... Yürüyüşüm bir hantallaşmış sesim yorgunluğun titrek sedasında paylar alır gibi dilimden akmıştı. Masalar dolusu sözcükten bir haykırış esintisiydi vuku bulan harmoni. İçinde kendi sesimi seçmeye başladıkça farkında olduğum anı yaşamaya başladım. Zihnimde yaşattığım şeyler ondan bana yansımış tiratlar ile güçlendi. Kitabım artık onlarca cilt, linguistik delillerim sağlam sesim yorgunluğu kaybetmiş enerjisine kavuşmuş mekanik bir sistem. Masalarda hayat buldum, kahvem baharın müjdecisi ilk cemrenin düşmesi gibi mideme aktı. Ateşin üstünden atlar gibiydim masa aralarından geçerken hedefim hep fikri izdüşümüme nail olan masam olurdu. Bana ait olan, beni bir yere ait kılan yüce masa. Formel ve maddi nedeni belli olsa da ere...