Ana içeriğe atla

Türk Sanat Tarihinin İncisi: Yeniler Grubu (Liman Ressamları)

 Sanat ve toplum arasındaki bağ kültürlerin boy gösterdiği her coğrafyada neredeyse tartışma konusu olmuştur. Bireyi, yalnızlığı, soyut düşünceleri tuvale döken birçok akımın rüzgarında akıp gidenler olarak; bazı toplulukların da halkın arasına karıştığını ve oradan kesitler işlediğine şahit oldukça bu bağın ne kadar kuvvetli olduğunu gördük. Bu bağın Türkiye’deki ayak sesleriyse Yeniler Grubuydu.(Liman Ressamları)

Turgut Atalay - Balıkçılar

Yeniler Grubu, 1940 yılında Leopold Levy’nin öğrencileri tarafından kurulmuş bir ressamlar topluluğudur. Nuri İrem, Avni Arbaş, Selim Turan Abidin Dino, Nejad Devrim, İlhan Arakon, Ferruh Başağa gibi sanatçıların dahil olduğu bu oluşum resim sanatının toplumcu gerçekçi ayağı olarak nitelendirilebilir. Özellikle, 2. Dünya savaşı yıllarına denk gelmeleri sanatlarında kullandıkları ana düşünceyi büyük ölçüde etkilemiştir. Toplumların şekillenmeye başladığı bu dönüm noktasında toplumdan beslenmeleri de onları farklı kılan başka bir öğe olmuştur.

Nuri İyem - İşçiler

Yeniler grubunun asıl amacı, batı etkisinde kalmış sanatı halkla bütünleştirerek bir armoni yaratmaktı. İstanbul limanlarında, yaşamını gündelik hayattan çıkaran kişileri Beyoğlu’ndaki Gazeteciler Lokali’nde(Mayıs 1941), ardından Cağaloğlu’nda düzenlenen Liman Şehri İstanbul temalı sergilerde sergilediler. Onlara Liman ressamları denmesinin sebebi de deniz kenarında çalışan işçi sınıfını konu etmeleriydi. Tabii bu gelişmeler yaşanırken D grubundan tepki de aldılar. Akademi müdürü Burhan Toprak’ta bu hareketi kısıtlamaları yönünde ikazlarda bulunmuştu. Eleştiri ve tepkilere rağmen sanatlarını sürdürmeye devam ettiler. Onlara karşı çıkanlar kadar destekleyenler de oldu. Ahmet Hamdi Tanpınar ve Peyami Safa gibi edebiyatçılar harekete karşı desteğini ve takdirini esirgemeyenlerden oldu.

Hem D Grubu hem de Yeniler grubunun kurucusu Abidin Dino ve Anadolulu kadınları ablasının gözlerinden eslinlenerek çizen Nuri İyemden de bahsetmeden geçmeyelim.

Abidin Dino 1913’de İstanbul’da doğmuştur. Robert kolejinde eğitim gördüğü yıllarda anne ve babasını kaybetmiş olması onu sanata sığındırmış bu süreçte de abisi Arif Dino’dan destek de almıştır. Çoğumuz Abidin Dino’yu, Nazım Hikmetin şu dizesinden de tanırız:

“sen mutluluğun resmini yapabilir misin Abidin" -Saman Sarısı Şiirinden
https://www.antoloji.com/saman-sarisi-1-2-siiri/

Abidin Dino’da bu dizeye karşılık Mutluluğun Resmi şiiri ile cevap verir: https://www.antoloji.com/mutlulugun-resmi-64-siiri/

Bir düş olurdu ayrılığımız,
Anılarda kalan.
Ve dolaşsaydık Türkiye’yi
Bir baştan bir başa.
Yattığımız yerler müze olmuş,
Sürgün şehirler cennet.

İşte o zaman Nazım,
Yapardım mutluluğun resmini
Buna da ne tual yeterdi;
Ne boya…

Bu güzel kaçamaktan sonra konumuza tekrar dönelim.

Abidin Dino’nun Robert kolejinde eğitim gördüğü yıllarda anne ve babasını kaybetmiş olması onu sanata sığındırmış bu süreçte de abisi Arif Dino’dan destek de almıştır. 1941 yılında siyasi sebeplerden ötürü önce Çorum’a sonra Adana’ya sürgüne gönderilmiştir. Adana’da hayat aşkı Güzin Diken ile tanışıp evlenmiş. Sürgün yılları olmasına rağmen Adana ona birçok konuda iyi gelmiştir. 1952’de yurt dışı yasağı kalmış Paris’e yerleşmiştir. O zamanlar Paris sanatçıların sanatını özgürce idame edebildiği bir merkez haline gelmiştir. Abidin Dino Paris’te yaşamasına rağmen o yıllarda toplumla alakalı birçok konuda içli dışlı olmuş kilometrelerce öteden toplumun sesi olabilmiştir. Paris’te bir çok sergi düzenlemiş yürüyüşlere katılmıştır. 1990 yılında tiroid kanseri teşhisi konulmuş aradan 3 yıl sonra, 7 Aralık 1993 yılında hayatını kaybetmiştir.

https://www.bbc.com/turkce/haberler/2015/04/150409_arsiv_odasi_abidin_dino

Ve Anadolulu kadınları tuvaline konu etmesinden tanıdığımız Nuri İyem’den de bahsedelim. 1918 yılında henüz üç yaşındayken babasının görev sebebiyle Mardin Cizre’ye yerleşiyorlar. Daha 7 yaşındayken sanatına gözleri ile ilham veren ablasını kaybediyor. 1923 yılında İstanbul’da iken annesi ve teyzesiyle Arnavutluk İşkodra da mahalle mektebi ardından İtalyan ilkokuluna devam ediyor. Ortaokulda tekrar İstanbul’a dönüyor. Daha sonraki yıllarda Leopold Levy’den eğitim alıyor. “Yüksek Resim Bölümü”nü Nalbant adlı çalışması ile ikinci kez birinci bitirerek de mezun oluyor.

Anadolulu kadınların emeğini topraktan çıkardığı eserler Nuri İyem için sembolize bir konudur. Utangaç, üzgün kadınların bakışları arasında aleyhlerine gelişen sosyal hayatı derin bir şekilde hissettiğimiz tuvaller dönemin kadın için sosyolojik yapısına da mihenk taşı olmuştur.

Nuri İyem- Köylü Kadınlar

Daha fazla Nuri İyem tablosu için: http://www.nuriiyem.com/tr/eserleri/

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Ufuksal Koordinat Sistemi ve Parametreleri

Tarihte, gözlemciyi, gökcisimlerini, Güneş'i ve gökadamızı temel alan birçok koordinat sistemi olmuştur. Biz bu yazıda Ufuksal Koordinat Sistemini tanıyacağız. 

Strabon ve Yanık Ülke

Coğrafyacı Strabon'un Gözünden Manisa Kula